Atatürk'ün yaveri olan ve dönemin milletvekili Ali Şevket Öndersev'in torunu olarak İstanbul’da doğdu.
Orta öğrenimini Kadı köy özel kız kolej’nde tamamlamasının ardından İstanbul üniversitesi pedagoji bölümünde eğitim gördü.
İş hayatına pedagog olarak başlayan Asena, Haseki Hastanesi Çocuk Kliniği ve İÜ Çocuklarevi’nde çalıştı.
Gazetedeki ilk yazısı 1972 yılında Hürriyet gazetesinin Kelebek ekinde yayımlandı. Bu tarihten itibaren çeşitli dergi ve gazetelerde gazeteci ve yönetici olarak bulundu. TRT-2 televizyon kanalında "Ondan Sonra" isimli bir program hazırlayıp sundu (1992-1997).
Gazeteciliğinin yanında yazarlığını da sürdüren Asena, ilk kitabı Kadının Adı Yok'la adını duyurdu. Kitap 1988’de müstehcen bulunarak yasaklandı. Uzun süren dava sonucunda tekrar yayımına izin verildi ve ardından aynı yıl yönetmen Atıf yılmaz tarafından filme alındı.
Yazıları ve kitaplarında değindiği temalar nedeniyle çeşitli çevrelerce feminist yazar yakıştırması yapıldı.
Duygu Asena, 30 Temmuz 2006 günü beyin tümörü nedeniyle tedavi görmekte olduğu VKV Amerikan Hastanesi'nde hayatını kaybetti.
Bu sadece onun yaşam öyküsü..Peki ya yaşadıkları..
Duygu asena ile ilkokul çağlarımda ailemin yasaklarına karşı gelmek amacıyla yürüttüğüm çalışmalar sırasında karşılaştım.Halamın geniş kütüphanesinin bir kenarına sıkışmış küçük pembe bir kitaptı Kadının Adı Yok!Elime aldığımda içindeki duygular birden bire kalbime akıverdi..O gün aslında biliyordum o an anlamıştım kitabın nasıl ve neye karsı yapılan bir mücadele sonuçlarında ortaya çıktığını..Büyük engellemelere karşı da olsa okudum.Zaman geldi ders kitaplarımın arasına koyup okudum. çoğunlukla da geceleri yorganın altında el lambasıyla...Ayıp kelimesi belki de ilk o zaman sölendi bana.Nesi ayıp diye sordum cevap alamadım...Şimdi asıl ayıbın ne olduğunu biliyorum..Ayıp olan kadının adının olmaması...Duygu Asenayı okumak değil..
Bir sabah marketten ekmek alırken gördüm onu..Tüm güzelliği ve cesaretiyle bir gazetenin baş sayfasından bana bakıyordu..Manşette ise yine O vardı...Duygu Asena...Kendi düşüncelerine,kendisine ve tüm kadınlara yakışır şekilde bir gazetenin baş sayfasına o gün el koymuştu!
Yatağında sessiz sedasız ölmek yerine erkeklerin canını acıtırcasına,kadınlara ders verircesine tam sayfa bir ölümü tercih etmişti...Tıpkı her gözlerini açışında,her kalp çarpışında,her yazdığı kitabın arka sayfasındaki resminde ''ben burdayım!'' dediği gibi...
İlk kitabını okuduğum güne her zaman minnettar kaldım..Sakın rahat uyuma çünkü yapacak daha çok işimiz var orda bile bizi gördüğünü destek olduğunu biliyorum...her şey için sağol Duygu abla...
< F.E.Ç >